Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu 2016-17 Güz Dönemi Akademik Kurul Toplantısı, Rektör Prof. Dr. Yücel Acer ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında söz alan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet Barutçu “Okulumuz, eğitim ve öğretimine başlıyor. Toplam 817 öğrencimiz var ve okulumuza talep fazla olduğundan doluluk oranı yüzde yüz oldu. İstihdam anlamında da başarılı olduğumuzdan, öğrencilerimiz yurt dışında da kolayca iş bulabilmekteler. Birçok kaliteli ve güzel imkânlara sahibiz. Bizlere gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim” dedi.
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, meslek yüksekokulları içerisinde en çok öğrenciye sahip okullardan birinin Sağlık Hizmetleri MYO olduğuna dikkat çekerek “Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun, çok değerli bölümleri var. Üniversitemizde, meslek yüksekokulları içinde 817 öğrenciyle en yüksek sayıya sahip olması bizleri memnun ediyor. İlçelerimizdeki sayı genelde 400-500 arasındadır. Fakat burada neredeyse 2 katını bulmaktadır. Okullarımızda giderilmeye çalışılan eksikler var. Yönetim olarak, eksik olan neler varsa, giderilmesi için elimizden gelen her imkanı oluşturmaya çalışıyoruz. Laboratuvara, uygulama alanlarına yapılacak olan katkılar için maddi desteği sağlıyoruz. Çünkü kaliteli eğitimin olmazsa olmaz şartıdır. Üniversite eğitimi sadece teorik değil, esas itibariyle uygulama gerektiren eğitimlerdir. Uygulama alanı sağlanamıyorsa, meslek yüksekokulu sıfatını kazanamamış olur. Bu noktada gelen talepleri önemsiyoruz ve değerli buluyoruz. Bize ulaşan bilgiler ölçüsünde eksiklerinde takipçisiyiz” şeklinde konuştu ve sözlerini şöyle sürdürdü
Kaliteli Bir Üniversitenin En Önemli Faktörü Öğretim Üyesi
Kaliteli bir üniversite unsurunun en önemli faktörü öğretim üyesidir. Şüphesiz ki insan, her şeyin merkezidir. İnsan varlığımız ne kadar kaliteli ve kendini yetiştirmiş ise, Türkiye o kadar güçlüdür, daha güçleneceği anlamına gelir. Kendi üretimimiz olacak olan, yerli uçak için yine tamamı yerli üretim olan uçak motorunu üretmemiz, ülkemiz için büyük önem taşıyacaktır. Çünkü ürettim yaptığınızda, tamamı size ait olan proje, ancak yerli ve milli bir proje olur. Dünyanın her yerinde bu şekilde olmaktadır.
Jet motorunun fikir olarak ortaya çıkışı 1800’lü yıllarda oluyor. Aradan geçen bu kadar zaman sonrasında biz daha yeni yeni jet motoru çalışmaya başlıyoruz. Öyle zor bir alan ki; dünyada 3 tane jet motoru üreten firma var ve hiç kimse üretim sürecini paylaşmıyor. Eğer siz bu alanda çalışmak istiyorsanız yeni bir teknoloji geliştirmek zorundasınız. Bu da bazen 100 yıla mal olabiliyor. Bu insan kalitesiyle ilgili bir şey bizim insanımız bu tür teknolojik gelişmelerle uğraştığı sürece gelişebilecektir.
Üniversitelerde Kaliteyi Arttırmalıyız
Türkiye 70 milyona sahipken Tayvan 30 milyona sahip bir ülke. Fakat ihracat oranlarına bakarsa aramızda devasa fark var ve biz oldukça gerideyiz. Türkiye çok hızlı bir ekonomik gelişme gösterdi. Eğer bu hızla devam eder de teknoloji üretmeyi artırmazsak bir yerde tıkanma olacaktır, bu kaçınılmaz. Bu konuda bütün çabalar üniversitelerin kalitesinin artırılmasından geçiyor. Bu tesadüfen ya da öylesine söylediğimiz bir şey değil. Eğer Türkiye güçlü, daha güçlü bir ülke olacaksa, eğer ihracat rakamları 2023’te 500 milyar doların üzerine çıkacaksa bunun tek bir yolu var o da üniversitelerin kalitesinin artırılması. Büyük yatırımları olan firmalar, büyük bütçeli ARGE departmanları araştırmaları için kimleri kullanıyorlar? Bizlerin yetiştirdiği, üniversitelerin yetiştirdiği gençlerimizi kullanıyorlar.
Maalesef Üniversitelerin Gündeminde Şu An Bilim Yerine Başka Şeyler Konuşuluyor
Maalesef Türkiye’de üniversite gündemlerinde şu an bundan başka meseleler söz konusu. Kendi bilimsel gündemiyle hareket eden kurumlar haline gelmemiz gerekiyor. Üniversiteleri bu hale düşüren FETÖ benzeri örgütlerin verdiği zararın maddi olarak ölçülebilir hali yok. Üniversitemiz ne yazık ki 6 yıldır bu yapıyla uğraşıyor. Biz sürekli bunlardan nasıl kurtulabiliriz, nasıl temizleriz, daha iyi nasıl hizmet verebiliriz diye düşünüyoruz. Bizim rolümüz geleceğin şekillenmesinde en önemli unsur. Bu anlamda üniversitenin huzuru hepimizin gözetmesi gereken bir şey. Bir bütün olarak huzurluysak ancak o zaman doğru yolda ilerleriz. İnanç, hukuk, ahlaki açıdan baktığımızda sadece kendine yontan insanın mesafe kat edemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla ÇOMÜ’nün bütün okullarında çalışan hocalarımızın şunu unutmaması lazım; bizler yönetimde, sizler burada çalışan insanlar olarak hepimiz ortak bir gayemiz olmalı. Başka dümenlerin suyuna gidenler yenilmeye mahkum.
Buna rağmen birilerinin bir yerlere gelmesi için ya da belli siyasi görüşlerin ön plana çıkması için üniversite yönetimlerini akamete uğratmaya çalışan yapılar, geniş bir yelpazede düşündüğümüz zaman sağ olsun sol olsun hiç fark etmez hepsi FETÖ benzeri yapıdır. Kurumlarda kendine has bir yapı oluşturup kendi yandaşları için mekanizmalar işletmeye çalışan yapıların adına ister FETÖ deyin ister başka bir şey deyin hiç fark etmez hepsinin verdiği zarar aynıdır. Maalesef üniversitelerdeki hocaların bunların kolay manipüle edilen insanlar olması beni hala şaşırtıyor. Hocaların böyle şeylere kanmaması lazım. Bizim birey olmamız lazım. İnsan kalitesi birey olmaktan geçer. Kendinizi kimseye dayanmak zorunda hissetmeyeceksiniz. Hem geleceğiniz için hem şu anınız için kendinizi birine dayanmak zorunda hissediyorsanız birey olamamışsınızdır demektir. Birey olmak insan kalitesinin esasını oluşturur. Ben profesör olmak için şunlarla iyi geçinmek zorundayım diyorsanız ortada bir sıkıntı var demektir. Kendimizi birilerinin adamı olmak zorunda hissetmemeliyiz. Üniversite kalitesini ancak o zaman gerçek anlamda arttırabiliriz. Biz bu üniversitede önümüzdeki dönemde FETÖ yapılanması sorununu çözdükten sonra karşılaşacağımız sorunlar benzeri sorunlar olursa, bu defa sağ değil de sol bir benzeri yapılanma olursa ki olabilir o zaman bu üniversitenin gündemi maalesef ki hep bunlar olur. Biz o zaman asıl işimizle değil de böyle saçma sapan, ahlaki değerlerden yoksun kişilerin yarattığı meselelerle uğraşırız. Bunu özellikle vurguluyorum; lütfen üniversite hocaları olarak Türkiye’nin merkezinde olduğumuzu bilelim.
Kadro Anlamında Kim Ne Aldıysa Asıl Pay Sahibi Alan Kişidir
Birileri size bir şey bahşettiğini söylüyorsa bilin ki bunun diyetini isteyecektir. Bir üniversitede akademik yükselme anlamında kadro anlamında kim ne aldıysa inanın ki asıl pay, o kişinindir. Öğretim görevlisi, yardımcı doçent, doçent ya da profesör olmuşsanız bunda en büyük pay size ait, bir başkasına değil. İsteyen istediği gibi manipüle edebilir ama yaklaşım bu olmalı. Doğru bir şey görüyorsanız yanında olun, yanlış bir şey de görüyorsanız karşısında olun. Birisi size öyle dediği için değil, siz ne görüyorsanız inanıyorum ki doğrular daha hakim olacak.
Üniversitemizde bu yıl 49 bin öğrenciyle başladık. Geçen yıla göre 2 bin daha fazla öğrencimiz var. Kampüslerimiz, büyük inşaatlarımız var onları takip ediyoruz. Takip etmemiz gereken çok sayıda yatırım var. Spor tesislerinden, öğrencilerin kullandığı alanlara kadar mekan anlamında kalitenin arttırılması işleriyle uğraşıyoruz.
Üniversitenin Huzuru İçin Yoğun Gayretlerimiz Var
Bir taraftan üniversitenin huzuru için özellikle 15 Temmuz’dan beri yoğun bir çalışmamız var. Öncesinde de vardı ancak hem üniversite içinde hem üniversite dışında gerekli desteği bulamadık. İnsanımızın bunu anlayabilmesi için demek ki böyle bir şey yaşanması gerekiyordu. Amacımız üniversitemizde bu yapıların izini tamamen silmek. Gerçekten halkın iradesiyle seçilmiş hükümetiyle çalışan, devletiyle çalışan yönetimler oluşturmak ki ancak böyle huzurlu olunabilir. Bu anlamda ciddi bir süreç yönetiyoruz. Kimseye haksızlık yapmamak için çok dikkatli olmaya özen gösteriyoruz. Bugüne kadar 67 öğretim elemanının üniversitemizle ilişiği tamamen kesildi. Çok sayıda soruşturma altında olan var. Açığa alınıp soruşturulanlar, alınmadan soruşturulanlar var. 52 tane idare personelin ki bunlar arasında daire başkanları ve şube müdürleri düzeyinde olanlar var, tamamen ilişiği kesildi. 30’un üzerinde şirket çalışanı üniversitemizle ilişiği kesildi. Bu hususlarda da incelememiz devam ediyor. Kim gerçekten bu yapıyla alakalıysa hiçbirisini affetmeden neyse cezası onu görmesini sağlayacağız.
Toplantı soru cevap bölümüyle sona erdi.
Haber ve Fotoğraflar : Tuncay Ak