0

Türkiye'de Ebelik Mesleği ve Geleceği

Bu Haber 106842 Kez Okundu
  • Paylaş:
Türkiye'de Ebelik Mesleği ve Geleceği

Ebelik mesleğinin önemine dikkat çekmek için, dünyada ve ülkemizde her yıl 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü olarak kutlanmaktadır. Kadının,  ailenin ve toplumun sağlık danışmanları olan ebeler, doğum öncesi ve sonrasında ailelerin yanında olarak, onları eğiterek sağlıklı nesillerin oluşmasına katkı sunarlar.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü öğretim görevlisi Fide Göktaş Dünya Ebeler Haftası dolayısıyla ebeliği, ÇOMÜ’de ki Ebelik Bölümü’nü ve yapılan etkinlikleri anlattı.

Mesleki olarak ebeliği tarif edebilir misiniz? Ebeler ne tür işler yaparlar?

Ebelik, bilim ve sanatın birleştiği, ruh ve etik değerler üzerine temellenmiş sağlık disiplinidir.
Ebe, aileden biridir. En önemli özelliği görev alanının destekleyici, bakım verici ve koruyucu sağlık hizmetleri üzerine temellenmesidir. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinde; gebelik öncesi dönemde gebeliğe hazırlık eğitimi ile anne babalığa ve doğuma hazırlık programlarının hazırlanmasını ve yürütülmesini sağlar.

Normal gebe izlemini yapar, riskli durumları tespit eder ve gerekli önlemleri alarak sevk eder. Doğum sürecini yönetir, doğum sırasında anne ve bebeğin sağlığını izler, acil durumlarda tedbir alır, Doğum sonrası dönemde yeni doğanın ilk bakım ve muayenesini yapar. Gerektiğinde resütasyonu gerçekleştirir. 0-6 yaş çocuk izlemini yapar, gebelik, doğum, yeni doğan bakımı, aile planlaması konularında eğitim ve danışmanlık hizmetleri verir.

Ebelik ve hemşirelik meslek olarak bir birine karıştırılıyor. Bu ayrımı nasıl yapabiliriz?

Ebelik ve hemşirelik mesleği kardeş meslekler gibidir. Ancak yine de farklı disiplinlerdir.  İkisi de sağlık hizmetlerinin büyük iş gücünü yüklenen gruptur. Bu anlamda ortak özellikleri çoktur. Karıştırılmasının en büyük nedeni yakın zamana kadar sadece kadınların tercih ettiği meslekler olması, ortak sorunlarının bulunması, ebelerin çalışma alanlarında hemşirelerin, hemşirelerin çalışma alanlarında ebelerin çalıştırılmasıdır. Ayrıca her iki meslek grubunun özellikle ilaç uygulamalarında bağımlı fonksiyonları benzerlik gösterir. İşveren ebe ve hemşireyi sadece ilaç uygulamalarını yapan, tansiyon ölçen yardımcı personel olarak atar ve hizmet beklerse bu algı değişmeyecektir. 

Oysa ebelikte   “kadın hastalıkları ve doğumla ilgili alanda” daha ağırlıklı ve uygulamalı eğitim vardır,  mezuniyet kriterlerinde 100 doğum öncesi muayene, en az 40 doğum yaptırması,  epizyotomi becerisi gibi beceriler aranmaktadır.

Bu karışıklığın giderilmesi için her iki meslekte ayrı ayrı güncel yasal düzenlemelerin acilen yapılması, iki meslek üyesinin de kendi alanlarında hizmet vermesi gerekir. Bunlar yapıldığı takdirde zamanla toplumda da olan bu algı değişecektir.

Türkiye’de toplam kaç ebe çalışmakta? Bu sayı Türkiye nüfusu değerlendirildiğinde yeterli midir?

Ülkemizde 53.427 ebe aktif olarak görev başındadır. Kurumlara göre ebeler, hastanelerde %49 oranında (23 920) , aile hekimliği sisteminde %25 oranında (12.146) ve diğer kurumlarda %26 (12.628) oranında dağılım göstermektedir. Sezaryen oranlarının düşük olduğu ülkelerde 100.000 kişiye düşen ebe ortalaması 69 dur. Bu oran sezaryen oranlarının düşük olduğu ülkelere göre (İngiltere'de 50, Finlandiya'da 40,Almanya'da 23 Hollanda'da 16) iyi gibi gözükebilir, ama iyi değildir. Çünkü bebek, çocuk, anne ölümlerinin azaltılmasında en büyük sorumluluk ebelerdedir. Sezaryen oranlarımıza bakıldığında da ebe sayısının az olduğu ya da işlevsiz görevler verildiğini anlayabiliriz.

Bu sayı yeterli değilse yapılması gerekenler nelerdir?

Ülkemizde kaba doğum hızı, bebek ölüm hızı, genel doğurganlık hızı ve anne ölüm oranları halen yüksektir bundan dolayı da ebe gereksinimi oldukça fazladır. Öncelikle ebeler, ebelik uygulamalarının etkin olduğu kendi alanlarında çalıştırılmalıdır. Acilen düzeltilmesi gereken bir konudur bu. Çalışma saatlerinin uzunluğu,  farklı adlarla çalıştırılmak istenmesi,   otonomi verilmemesi,  performans sistemi nedeniyle doğumda yardımcı personel statüsünde çalıştırılması dolayısıyla döner sermaye dağılımında hekimlerle arasındaki büyük fark olması,  idari birimlerin hiçbir alanında görev alamamaları meslekten ayrılmaları artırmaktadır. Ebenin çalışma alanlarında ebe odaklı bir sistem kurulmadıkça meslekten ayrılmaların önüne geçilemeyecektir.

Bir mühendis, bir öğretmen, bir avukat dört yıllık eğitimden sonra mesleklerini kimsenin yardımcısı olmadan yapabiliyorken ebeler yardımcı personel olarak atanmaktadırlar. Bu sorgulanması ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur. Mesela sağlıklı bir gebelik süreci ebeler tarafından izlenmesi gerekir ancak bu hekimler tarafından yapılır çoğu kurumda. Bu anlamda hekimler lehine ebelere ayrımcılık yapıldığını söyleyebiliriz. Zaten bir ülkede ebeye verilen değer o toplumun kadına verilen değeri ile benzerlik gösterir. Ebe odaklı bir sağlık sisteminde, hekimler ebenin yardımcısı olmaz, tam tersi birlikte çalışmanın keyfini çıkartırlar. Ebe odaklı sistem kadını, aileyi, toplumu güçlendirir.

Dünya ile kıyasladığınızda bizde ebelik ne durumda?

Özellikle Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda tablo iç açıcı değil. Mesela İngiltere’de hem ebelik eğitimi hem de ebelerin çalışma alanları yasal haklarla güvenceye alınmıştır. İngiltere’den örnekle devam edebiliriz.

“EBELER SAĞLIK SİSTEMİNDE PASİF DURUMDA”

İngiltere‟de ebenin doğum anında gerek duyulduğunda vakum, forseps gibi aletleri kullanma
yetkisi varken, ülkemizdeki ebelerde bu yetki ebenin, “doğum için gerekli olan aletleri tanıması, hazır bulundurması ve bu aletleri kullanmak gerekirse de hekim kontrolünde uygulanması gerektiği” şeklindedir. Bu durumlar sağlık sistemi içinde ebelerin pasif durumda kalmalarına neden olmaktadır.  

 

Diğer ülkelerde Ebelikle ilgili sivil toplum kuruluşlarının da varlığı bu mesleğin güçlü olmasında çok büyük etkendir. Bu ülkedeki ebeler, kendi akademik eğitimi dışında hiçbir alanda çalıştırılmamaktadır. Ebelerin yaptığı bakım hizmetleriyse; kanıt temelli çalışmalarla desteklenmiş uygulamalardır.

Birçok ülkede özelleşmiş ebelik alanları (diabet ebesi, AIDS hastalığı, madde bağımlılığı konularında) vardır ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını iki yıl süren sertifika programından sonra uygulama ve öğretme yetkileri vardır

‘’EBELERİN MESLEKİ İLERLEMELERİ ENGELLENİYOR’’

Yine dünyanın pek çok ülkesinde ve Avrupa Birliği ülkelerinde ebeler, obstetrik ultrason ile gebelik takibi yapmakta, belli ilaçları (uterotonikler, antibiyotikler vs.) reçete edebilmektedir. Ülkemizde yürürlükte olan yasa, ebelerin bu işlevlerine izin vermemekte, ebelik rollerinin kısıtlanmasına neden olmakta ve ebelerin mesleki ilerlemelerini engellemektedir.

 

Mesleğin zorlukları nelerdir?

Mesleğin en büyük zorluğu bilimsel temeller üzerine ideal eğitim alan öğrencilerin uygulama alanlarında veya mezun olduklarında karşılaştıkları çalışma ortamları. Doğumun olumlu ortamlarda kadının yaptığı içgüdüsel eylem olduğunu, görevinin sürekli yargısız destek olduğunu, risk olduğunda müdahale edeceğini öğrenen ebe çalışma alanında doğumun tedavi edilecek bir vaka gibi görüldüğünü kadınların doğurtulduğunu görünce hayal kırıklığına uğruyor. Sağlık sistemimizde hekime doğumun sorumluluğu verilerek hem ebeler vasıfsızlaştırılıyor hem de doğumlar zarar görüyor. Üstelik bir kadın olarak ve sağlık çalışanı olarak ebeler travmaya uğruyor. Bir toplumun sağlık denilince tek anladığı tedavi olmak, sağlığa yüklediği anlam da hastalığı iyileştirmek olunca, sağlık politikaları da hekim merkezli olacaktır. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen özveri ile çalışan ebeler, hak ettikleri toplumsal yeri ve değeri görememektedir. Bütün bu sorunların kaynağı henüz yürürlükte olan ve ebelik mesleğinin pek çok alanda önünü tıkayan  1928 tarih ve 1219 sayılı yasadır.    

 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu ebelik bölümü konusunda bize bilgi verebilir misiniz?  Kaç öğrencimiz var?

Bölüm 1996 yılında açılmış olup, 1997-1998 eğitim yılında ilk öğrencilerini almıştır. Bölümde 200 ebelik öğrencimiz var.

Gençler arasında tercih edilen bir meslek mi? Erkekler tarafından da tercih ediliyor mu?

 

YÖK ün belirlediği sayıda öğrenci alımı oluyor, kontenjanlar boş kalmıyor. Bu iyi gibi gözükebilir. Ancak öğrencilerimiz genel olarak sınav sisteminden kaynaklanan nedenlerle, ya da ilerde işsiz kalma olasılığı olmadığı için tercih ettiklerini ifade ediyorlar. İşin sevindirici yanı ise birinci sınıfı bitirdikten sonra “ebeliğin doğasını ve gerçekte ne olduğunu” öğrenince gururla ebeyim diyerek mezun oluyorlar.

Bugün ebelik kadın mesleği olarak görülmesine rağmen, dünyanın pek çok ülkesinde  erkek ebeler görev yapmaktadır.  Ülkemizde ise üniversite giriş sınavları için yükseköğretim programlarının koşul ve açıklamalarında erkeklerin tercih yapamayacağı belirtilmektedir. Ebelik tarihine baktığımızda erkek ebelerin olduğunu görüyoruz. Zaten tıp endüstrisi geliştikçe ve ebelik erkeklerin eline geçince kadın ebeler mağdur edilmiş, itibarsızlaştırılmıştır. Daha sonraları erkek ebeler kadın doğum hekimliğini tercih etmişlerdir. 

Bu hafta ile ilgili etkinlikleriniz nelerdir?

5 Mayıs Dünya Ebeler Günü için saat 10.30 da Troya Kültür Merkezinde “ Başka Bir Doğum Mümkün” konulu konferans düzenledik. Konferans Türkiye’de Uluslararası Lamaze Örgütü tarafından eğitimleri tanınmış ilk ve en uzun süreli doğuma hazırlık eğitimi veren İstanbul Doğum Akademisi ekibinden Dr. Hakan Çoker ve Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir ve kendi bölümüzden mezun serbest ebelik yapan Gözde Cavuş’un katılımlarıyla gerçekleşecek.

Aynı gün akşam 17.00 de doğum önündeki engellerin kaldırılması, kadının daha coşkulu ve keyifli doğumlar yaşamasına engel olan uygulamalara dikkat çekmek, farkındalık yaratmak amacıyla  “Pozitif Doğum” yürüyüşünün ikincisini düzenledik. Yürüyüş Golf Çay bahçesinin önünde başlayıp, Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması ve dans gösterisiyle tamamlanacak.

Röportaj: Eylem Tuna Çoban

Editör: Öznur B. Doğangün