Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Prof. Dr. Numan
Kurtulmuş’un “Sykes-Picot’un 100. Yılında Bir Barış Vizyonu” konulu açılış
dersini verdiği 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni, Troia Kültür Merkezinde
gerçekleşti.
Açılış törenine; Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü
Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Eşi Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş, Vali Orhan
Tavlı, Ak Parti Millet Vekili Ayhan Gider, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral
Tayyar Ertem, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Cumhuriyet Başsavcısı Hikmet
Turan, Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Eşi Aysun Acer, Çanakkale Avustralya
Konsolosu Dylan Walsh, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri ve Vali Yardımcısı Can
Aksoy, Ak Parti İl Başkanı Yeşim Karadağ, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet
Erdem, Prof. Dr. Mirza Tokpunar, Prof. Dr. Süha Özden, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi akademik ve idari personeli, çok sayıda kurum kuruluşların idari
amirleri ile öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından;
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim elemanı
Okutman Sedat Çılgın ve öğrencilerinin sunduğu müzik dinletisi ve Uğur
Karabulut’un ‘Çanakkale Şehitlerine’ adlı şiir dinletisi ile devam etti.
Açılış konuşmalarını sırasıyla, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, Ak Parti Milletvekili Ayhan Gider,
Vali Orhan Tavlı gerçekleştirdi.
Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi’nin tarihi, gelişimi ve geldiği nokta hakkında bilgiler verdi.
“2016-2017 Akademik Yılına 49 Bin Öğrenci İle Başlıyoruz”
Ülkemizin her köşesi ve her şehri, bu milletin fertlerinin
canı pahasına yüzyıllardır koruduğu vatan parçası. Ancak bu vatanda öyle bir
şehir var ki küçük bir yarımadada,10 aydan fazla, iki büyük imparatorluğa
karşı, büyük bir savaş vererek, 250 bin şehit vererek zafer kazandığımız bir
toprak parçası. Bu toprak parçasının ismi Çanakkale ve o zaferin adı Çanakkale
Zaferidir. Böyle bir şehirde kurulmuş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 1992
yılında kurulduğunda biri Çanakkale’de, diğeri Biga’da olan iki yerleşkeyle
yola çıktı. Bugün Çanakkale merkezde altısı olmak üzere, 14 ayrı yerleşkede
eğitim öğretim veren ve bilimsel araştırma yapan üniversite haline geldik. 14
fakülteyi, 4 enstitüyü, 1 konservatuarı, 7 yüksekokulu ve 13 meslek
yüksekokulunu ve otuzu aşkın araştırma merkezini bünyesinde barındıran büyük
bir bilim kurumu haline geldi. Açılışını yaptığımız bu akademik yılda, 49 bin
179 öğrenciyle eğitim ve öğretime başlıyoruz. Bu bizi Türkiye’nin en büyük 21.
üniversitesi yapıyor. 1600’den fazla akademik personeli olan, 2500’den fazla
çalışanı olan, büyük bir bilim merkeziyiz. Üniversitemizin, Türkiye’de mevcut
173 üniversite arasında, öğrenci sayısı açısından 21. üniversite olması, tercih
edilmesi konusunda büyük önem taşımaktadır.
“Çanakkale Ruhunun Bilim Dünyasındaki Abidesiyiz”
Üniversitemiz sayıların ötesinde, akademik kadrosuyla da
ciddi bir ilerleme gösteriyor. Türkiye’de üniversiteler arasında en itibarlı
akademik kalite sıralamasında yaptığı ilerlemeyi somut bir biçimde görüyoruz.
Şüphesiz ki biz Çanakkale’nin gururuyuz. Türk Milletinin fedakârlığının,
azminin, iman gücünün, dayanışma ruhunun ve başarabilme gücünün timsali haline
gelmiş ‘Çanakkale Ruhunun’ aslında bilim dünyasındaki abidesiyiz. Bu ruh,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesini bilim dünyasında her geçen gün daha da
ileriye taşıyan güç oluyor ve olmaya da devam edecek. Türkiye’nin en büyük
astro fizik evi, güçlü araştırma laboratuvarları, tekno parkı, deniz
araştırmaları merkezleri, araştırma ve uygulama hastanesi, tarımsal araştırma
ve uygulama alanları, deniz ve yer bilimleri müzeleri, arkeolojik kazı
alanları, ilahiyat araştırma ve uygulama camii, kongre merkezi, açık ve
kapalı hizmet veren sosyal tesisleri ile kalitesini her geçen gün arttırmasıyla
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin mensupları olarak gurur duyuyoruz.
“Üniversite Yönetimi Olarak Fiziksel Alt Yapının
Gelişmesi İçin Çalışıyoruz”
Üniversite yönetimi olarak fiziksel alt yapının
geliştirilmesi için projeler hazırlıyor ve onları gerçekleştiriyoruz. 550
yataklı üniversite hastanesini bitirmek üzereyiz. Şehir merkezindeki
Anafartalar Yerleşkesinin tümden yenilenmesi projesinin ihalesini yaptık ve
yakında inşaatına başlıyoruz. 30 bin metre kareden fazla yeni bir derslik ve
kampüs ortamını yakında tamamlayacağız. Öğrencilerimizin spor alanında
kendilerini geliştirecek ciddi yatırımlar yapıyoruz. Üniversitemiz bu bağlamda
yatırımlar için 2016 yılında 269 milyonluk bir bütçeyi ayırmış bulunmaktadır.
2017’de ise 56 milyonluk bir yatırım daha yapacağız. Bu bağlamda üniversitemize
verdiği destekten dolayı, Başbakan Yardımcımıza, hükümetimize, şahsım ve
üniversitemiz adına teşekkür ediyorum.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin önceki dört yıllık
süreçte bilimin ve vatanseverliğin rehberliğinde değil gayrı meşru, halkın
iradesinin dışındaki yapının, gayrı meşru amaçlarına hizmet eden bir yönetim
tarafından yönetildiğini vurgulayan Rektör Acer, ÇOMÜ’nün bunun bütün
sonuçlarını yaşadığını belirtti.
Rektör Acer sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak, bu ülkeye karşı gayrı meşru amaçları olan iç ya da
dış odaklar her zaman hesabını sormuş bu millet, şüphesiz ki bu yapıya da
hesabını soracaktır. Bunu, 3 yıl önce bu millet bunlardan hesabını soracak
diyen birisi olarak şuan memnuniyetle görüyorum ki bu millet, bu devlet, gayrı
meşru amaçlarla ortada olan yapıya bunun hesabını soruyor. Bu, ülkemizin bütün
olarak, ya da bilim dünyasının tümüyle geleceğinin garantisi. Mağdur edebiyatı
yaparak bu sürece sekte vurmaya çalışanlara lütfen dikkat edelim. Şüphesiz ki
hatalar olabilir. Ama bilinmeli ki bu hataların her zaman geriye dönüşleri
vardır. Bilmeden haksızlığa uğrattığımız insanların dönüşü mutlaka vardır. Ama
bunları esas alarak, ortada büyük bir haksızlık yapılıyormuş gibi bu sürece
zarar vermek isteyenlere özellikle dikkat edelim. Ama biz şunun farkındayız,
hem üniversitemizde, hem ülkemizin bütününde bu yapıya yönelik mücadele devam
ediyor, aynı kararlılıkla da devam edecek. Geldiğimiz noktada göreceğiz ki bu
ülke kendi seçtiği meşru hükümeti tarafından yönetilen ülke olmaya devam edecek.
Bunun için bizler bu üniversitede elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da devam
edeceğiz.”
“Sevgili Öğrenciler Sizler Öncelikle Kendinize
Güvenmelisiniz”
Sevgili öğrencilerimiz, 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında
yaşanılanlar sizlere göstermeli ki sizler öncelikle kendinize güvenmelisiniz.
Kendi seçtiğiniz hükümetin ve kendi seçtiğiniz yöneticilerin yönlendirmelerine
riayet etmelisiniz. Onun dışında hiçbir yapının size gerçek anlamda rehber
olamayacağını anlamalı ve mutlaka size bir şeyler vermeye çalışıyorlarsa bunun
karşılığını gayrı meşru karşılığını mutlaka isteyeceklerini unutmamalısınız.
Ona göre hareket etmeniz lazım. Biz kendi inancımızı, kendi dinimizi doğru
kanallardan öğrenmek durumundayız. Bunu en meşru şekilde gösteren bu oldu. Biz
kendi dinimizi, kendi yüce kitabımızdan ve sadece bize değil, bütün insanlığa
ahlakıyla örnek olan yüce Peygamberden öğrenmeliyiz ki inancımızı tam anlamıyla
öğrenmiş olalım.
Rektör Prof. Dr. Yücel Acer konuşmasının sonunda;
Çanakkale’ye ve üniversitemize gösterdiği destekten dolayı, başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere üniversitemize katkı
sağlamış herkese, 2016-2017 akademik yılı açılış törenimize katılımlarından
dolayı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş
ve saygıdeğer hanımefendiye teşekkür etti.
“Fikri Hür, Vicdanı Hür Nesiller Olarak Memlekete Sahip
Çıkın”
Çanakkale Ak Parti Milletvekili Ayhan Gider, yeni eğitim
öğretim yılının herkese hayırlı olmasını dileyerek başladığı konuşmasında
gençlere seslenerek; “Mustafa Kemal Atatürk fikri hür, vicdanı hür nesiller
olarak ifade ediyor sizden beklentiyi. Gerçekten de ülkemizin ve özellikle
ailelerinizin sizden beklentisi bu. Hür vicdanınızla, hür iradenizle memlekete
sahip çıkmanız. Muhakkak ki burada mesleklerinizi en iyi şekilde
öğreneceksiniz. Muhakkak ki dünyadaki teknik ve siyasi gelişmeleri en iyi
şekilde takip edeceksiniz. Muhakkak ki sanat ve estetik duygusunu sonuna kadar
geliştireceksiniz. Ama bütün bunları yaparken iradenizi yalnız ve sadece sizin
kullanmanız gerektiğini bileceksiniz ve buna göre hareket edeceksiniz” dedi.
Gider, dünya tarihinde bizden başka, tankları insanla önlemiş, silahsız
kuvvetlerle önlemiş bir başka millet olmadığını, bu destanı yazmış bir başka
millettin olmadığını vurgulayarak; “Değerli gençler vekiliniz olarak, kabul
ederseniz bir abiniz olarak sizden ricam odur ki aklınızı, vicdanınızı kimseye
teslim etmeyin. Çünkü bizim bundan başka vatanımız yok. Bu vatanı da sizden
başka koruyacak gençler yok” diyerek sözlerini sonlandırdı.
“Eğitim ve Öğretimin En Güçlü Halkası Üniversiteler”
Vali Orhan Tavlı, eğitim ve öğretimin en güçlü halkasının
üniversiteler olduğunu vurgulayarak; “Gençlerimize bilgiye ulaşmayı,
ulaştıkları bilgiyi analiz etmeyi öğretirken, milli ve manevi değerleri de
öğretmekte ve bilimin rehberliğinde ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak
bireyler olarak gençlerimizi yarınlara hazırlamakta en önemli ulvi görevi ifa
etmektedirler. Üniversiteler, ülke sorunlarıyla ilgili ortaya koyacakları
görüşler bilimsel çalışmalarla topluma önderlik etmekte ve toplumun ufkunu
açmaktadırlar. Bu nedenle, ülkemizin geleceğini, milletimizin umut ve
düşüncelerini şekillendiren kurumlar olarak da büyük öneme sahiptirler.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, çok önemli bir kültür ve medeniyet
mirasının merkezinde bulunduğundan, ilimizin tarihi ve kültürel dokusu milli ve
manevi değerlerimizi ilmek ilmek örerek şekillendiren Çanakkale ruhu,
üniversitemizin ve siz akademisyenlerimizin ve sevgili gençlerimizin de
sorumluluğunu, bizlerin de sorumluluğunu bir kat daha arttırmaktadır” dedi.
Vali Tavlı, 15 Temmuz darbe girişimiyle gelişen ülkemizin ve
milletimizin önünün kesilmek istendiğini söyleyerek; “Sevgili gençler, ülkemiz
son yıllarda ekonomik, siyasi, bilimsel birçok alanda hızla gelişirken
ülkemizin millileşme ve özüne dönme adımları da bazı ülkeleri ve içimizdeki
FETÖ'cü ve bölücü hainleri de rahatsız etmiş, 15 Temmuz darbe girişimiyle
ülkemizin ve milletimizin önü kesilmek istenmiştir. İşte bu büyük milletin
içinde var olan ve hiçbir zaman bitmeyecek Çanakkale ruhu, bu hain darbe
girişimine dur demiştir” ifadelerini kullandı.
Vali Tavlı; “Bu vesileyle ülkemizi şanlı bayrağımızı
bağımsızlığımızı ve demokrasimizi savunmak uğruna canlarını feda eden tüm vatan
evlatlarımızı tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor bu uğurda yaralanmış
olan gazilerimize en derin şükranlarımı sunuyor. Gazilerimize de ayrıca acil
şifalar diliyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Açılış konuşmalarının ardından Başbakan Yardımcısı ve
Hükümet Sözcüsü Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş “Sykes-Picot’un 100. Yılında
Bir Barış Vizyonu” konulu açılış dersini verdi.
“ÇOMÜ’ye Koşa Koşa Geldim”
Rektör Prof. Dr. Yücel Acer’in Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı açılış dersini yapar mısınız teklifine
severek, koşa koşa gelmeyi kabul ettiğini belirten Başbakan Yardımcısı ve
Hükümet Sözcüsü Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, bir hoca olarak bir
üniversitede bulunmaktan her zaman keyif aldığını, Çanakkale’nin bu milletin
ruhunu, bu milletin benliğini en iyi temsil eden şehirlerimizden birisi
olduğunu vurguladı.
Sykes-Picot antlaşması hakkında bilgi veren Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş sözlerine şöyle
devam etti:
“Sykes-Picot’u Oluşturan Olayların Benzerleri Yeniden
Oluşturulmaya Çalışıyor”
“Sykes-Picot, bir asır evvel 1. Dünya Savaşının galiplerinin
masa üstünde anlaşarak birinci paylaşımı, özellikle bizim coğrafyamızla ile
ilgili, orta doğu coğrafyası ile ilgili olarak birinci paylaşım üzerinde karar
verdikleri antlaşmanın adıdır. Üzerinden tam bir yüzyıl geçti, 2016 yılında 100
yılını idrak ediyoruz. Aşağı yukarı Sykes-Picot oluşturan olayların aynen
benzerleri yeniden oluşturulmaya çalışıyor. 15 Temmuzun ne manaya geldiğini
Sykes-Picot ne demektir diye anlamadan anlamak mümkün değildir. Çanakkale
Harbinden sonra, İstiklal Harbimizden sonra kurulan ulusal kurtuluş mücadelesi
ile verdiğimiz yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhunun anlaşılabilmesi
için de Sykes-Picot‘u anlamamız ve onun bugüne ne ifade ettiğini de çok iyi
bilmemiz, anlamaya gayret etmemiz gerekiyor.”
“Bu Coğrafyadaki Sınırların Hiçbirinin Tarihi ve Kültürel
Geçmişi Yoktur”
“Sevgili gençler, değerli hocalarım, değerli davetliler bir
asır evvel gerçekten savaşın galipleri İngilizler, Fransızlar, Ruslar ve
diğerleri bir masanın etrafına oturdular, ellerine pergelleri cetvelleri
aldılar. Bu pergellerle cetvellerle bugün Osmanlı’nın bakiyesi olan bu
coğrafyadaki sınırları çizdiler. İstisnasız söylüyorum bu coğrafyadaki
sınırların hiçbirinin tarihi ve kültürel geçmişi yoktur, geçerliliği yoktur.
Hiçbir gerçekliği olmayan bu sınırlarla Türkiye, Irak,
Suriye, Ürdün, Lübnan işte bütün bu sınırlar çizilmiş, sınırlar çizilirken
galipler sadece bundan sonraki dönemde bu sınırlarda oluşabilecek sorunları,
problemleri de bu sınırların içine gömmüşlerdir, oraya yerleştirmişlerdir.
Dolayısı ile Sykes-Picot ile bu coğrafyaya verilen en önemli sonuçlardan birisi
suni sınırlara ülkelerin bölünmesidir.
Her olayın, her mahallede, her sokakta devam eden siyasal
olayların aslında bir asır evvel ortaya çıkmış Osmanlı’nın bölünmesi ile
Sykes-Picot’un ortaya çıkardığı derin fay hatlarının enerjisi olduğunu hiç
unutmayın. Onun için bunlara karşı uyanın ve titiz şekilde devam edin.
“Sykes – Picot İle Çok Dinli, Çok Kültürlü, Çok Etnikli
Yapı Ortadan Kaldırılmıştır”
Sykes - Picot ile birlikte bu bölgenin bütün asli unsurları
tali unsurlar haline getirilmiş, araçsal bir konuma düşürülmüştür. Yine bu
düzenle birlikte, Sykes-Picot ile birlikte bu coğrafyada asırlar boyunca
sürmüştür. Aslında çok dinli, çok kültürlü, çok etnik bir yapı vardı. İşte
Sykes - Picot'un ortadan kaldırdığı en önemli hususiyetlerden birisi budur.
Dört asır boyunca Orta Doğu'da, altı asır boyunca Balkanlarda yaşamış olan bu
barış düzeni darmadağın edilerek önce Balkan Savaşlarıyla, Yemen Savaşlarıyla,
Medine Savaşlarıyla Orta Doğu'da ve Balkanlardaki savaşlarla insanlar etnik
bakımdan bölünen maalesef birbirlerine düşman hale getirilmeye çalışılmıştır.
Bunları iyi anlamak mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla şimdi zihinleri de bölmeye
çalışan, gönülleri de bölmeye çalışan bu uluslararası emperyalist plana karşı
uyanık olmamız lazım.
Burada, Çanakkale'de şu karşı tepelere o bombaları atanlar,
Çanakkale Boğazına girip o gemilerle iki tarafı bombalayanların arkasındaki
irade neyse 15 Temmuzda TBMM'yi bombalayan irade aynı iradedir. Buradaki
istilacı irade neyse 1960'da rahmetli Menderes'in ipini çeken irade aynı
iradedir. Buradaki istilacı irade neyse 12 Eylül öncesinde bu ülkenin
çocuklarını sağcı solcu diye birbirine düşürerek binlerce gencecik evladımızın
idealleriyle toprağa gömülmesini sağlayan irade aynı iradedir.
İkinci Dünya Savaşından sonra yeni bir paylaşım düzeni
ortaya çıktı. Sykes-Picot'u kuvvetlendiren, derinleştiren yeni bir paylaşım
düzeni ortaya çıktı. Ondan sonrada İkinci Dünya Savaşından sonra dünyanın bu
gün bile devam eden ama ne yazık ki artık hiçbir şekilde kuruluş gerekçelerini
dahi yerine getiremeyen ve getiremeyecek bir sürü uluslararası kurum ve kuruluş
ortaya çıktı. Birleşmiş Milletlerinden Dünya Bankasına, IBRD’sinden UNESCO’suna
birçok kuruluş ikinci dünya savaşından sonraki dönemde ortaya çıktı. İkinci Dünya
Savaşından hemen arkasından Soğuk Savaş adını verdiğimiz 1945-1990 arasındaki
dönemde dünya yeni ve çok gerilimli bir sürecin içerisine girdi. İşte
Sykes-Picot'la şekillenmiş olan Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika coğrafyası
bu Soğuk Savaş döneminde de yeni bir nitelik arz etti.
“2. Dünya Savaşı’ndan Sonra Dünya Düzeni, Dünya
Düzensizliği Halini Almıştır”
Evet, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki düzenle birlikte, bugün
geldiğimiz noktada bir düzen var mı? Yok. Dünya düzeni, dünya düzensizliği
halini almıştır. Bütün kurum ve kuruluşlar fonksiyonsuz hale gelmiştir. İspatı,
Suriye krizini çözemeyen uluslararası bir sistem. Ukrayna krizini dünyanın gözü
önünde çözemeyen uluslararası bir sistem. Küresel göç sorununu çözemeyen
uluslararası bir sistem. Küresel terör meselesini çözemeyen bir uluslararası
sistem. İşgalleri, askeri müdahaleleri önleyemeyen bir uluslararası sistem.
Birleşmiş Milletler ne iş yapar? Bir araya gelir, toplanır,
konuşur ve dağılır. Birleşmiş Milletler bütün bunları önlemek için kurulmadı mı?
Birleşmiş Milletler bugün fonksiyonsuz bir kuruluş haline gelmiştir. Kimse
itiraz etmiyor denilen bir noktada yine bir gür ses, Selçuklu'nun, Osmanlı’nın
torunu olan bir ses çıktı, bir millet çıktı. Aziz milletimizin adına Sayın
Cumhurbaşkanımız ve bizler her platformda dünya beşten büyüktür diyerek, bu
adaletsizliğe meydan okudu. Sen misin dünya beşten büyüktür diyen. Herkes
biliyordu da siz niye bunu ilan ediyorsunuz. Adamların endişesi, adamların
korkusu ve telaşı budur. Dünya beşten büyüktür diyerek, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu salonunda gözlerinin içine baka baka söylerseniz, bütün dünyanın
masum ve mazlum halklarının temsilcilerinin yürekten gelen alkışlarıyla o salon
orada inlerse, birilerinin de korkması son derece tabidir ama bedeli ne olursa
olsun dünya beşten büyüktür demeye devam edeceğiz.
“Bedel Ödemiş Olan Bir Demokrasiye Sahibiz”
Demokrasi tecrübesini Osmanlının son dönemlerinden itibaren
iyi kötü inşa etmeye gayret ettik. Bedel ödemiş olan bir demokrasiye sahibiz.
Hani derler ya demokrasi bedel ödemeden kazanılmaz, bedel ödemiş bir
demokrasiyiz. Çok daha net söyleyeyim, belki Avrupa ülkelerinin ödediği
bedelden daha fazlasını ödemiş bir ülkeyiz.
Kendisine bahşedilen alanda hareket eden bir ülke olursa
inanın ki Türkiye'de hiçbir sıkıntı yaşamayız. Terör örgütlerini de geri
çekerler, FETÖ'yü de geri çekerler, benzer örgütlenmeleri de geri çekerler
Bu coğrafyanın kilit taşı olan Türkiye, yeniden Osmanlının
ve Selçuklunun ruhuyla dirilmesini başaracak, ekonomide, siyasette, toplumsal
hayatta yeniden güçlü bir şekilde varlığını ortaya koyacak, Sykes-Picot'nun
100. Yılında yeni bölünmelerin değil yeni derlenmelerin toparlanmaların adresi,
merkezi haline gelecek. Ben bu duygularla inşallah önümüzdeki dönemin çok
aydınlık olduğuna inanıyorum.
“Kendinizi İyi Yetiştireceksiniz”
Türkiye'nin ilk 21 üniversitesinden birisi olmuş Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesinin 49 bin öğrencisi var. Şimdi kendinizi iyi
yetiştireceksiniz. Türkiye'nin 21. üniversitesi olmak yetmez. Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi mezunu gençlerin arasından dünya çapında bilim adamları bilim
kadınları çıkacak. Dünya çapında avukatlar, dünya çapında hakimler, dünya
çapında doktorlar, fizik mühendisleri, sanatçılar, edebiyatçılar çıkacak. Sizin
dünyada olan hiçbir gençten zerre miktarda geri kalır tarafınız yoktur ayrıca
ferasetiniz var. Problem çözme yeteneğiniz var, inancınız var, büyük bir tarih
birikiminiz var.”Konuşmasının ardından Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’a, Rektör
Prof. Dr. Yücel Acer tarafından günün anısına hediye ve çiçek takdim edildi.